Fikir Almak Istiyorum

Eren Bey, verdiğiniz bilgiler için teşekkür ederim.
Trim sesi konusunda haklısınız. Toyota'nın Camry dahil neredeyse tüm modellerine (Lexus'un birkaç otomobil ve SUV modelleri ve Corolla'nın 2.5 motorlu olanı dahil) bindim ve sürme imkanı da buldum. Lexus haricinde, tüm Toyota modellerinde; Honda'nın, Nissan'ın (Buna Murano gibi bizim ülkemizde büyük sayılan ama dünyanın geri kalanında orta boy sayılan SUV'u da dahil) bindiğim tüm modellerinde trim sesi var ve sanki fabrika çıkışı, standart bir donanım gibi sunuluyor. Bu durum biraz da hitap edilen pazarla ilgili olsa gerek. Uzakdoğulu üreticilerin Avrupalı üreticilere göre tercih edildikleri bölgelerde sorunsuzluk konfordan ağır basıyor.

Her araç değişimimde, mutlaka bir kez Alfa Romeo alma niyetine giriyorum ama bir türlü cesaret edip alamıyorum ve muhtemelen de, çılgınca zengin olup, koleksiyonluk bir Alfa Romeo 8C olmadığı sürece, heves olarak kalacak.

Direksiyondan gelen sesi biraz daha dinleyeyim. Umarım önemli bir sorun değildir, ki öyle olsa bile artık başa gelen çekilir diyerek çözüm yollarına bakarım.

 

Lexus her ne kadar Toyota iştirakçisi olsa da Japonya da diğer Japon otomobil markalarına göre azıcık daha lüks sayılabilecek türden bir marka, Honda ve Toyota onların yanında bizdeki Tofaş Doğan Şahin gibi birşey

Bu konuda çeşitli yorumlar yapıyorlar, mesela en güzeli de şöyle: Japonya da yollar genelde düzgün asfalt ve pürüzsüz yapıda olduğundan bu adamlar otomobillerini tasarlarken yol sesi lastik sesi gibi şeyleri hesaba katmayı gereksiz buluyorlar, derler tabi işin gerçeği bu değildir mantığa komik kaçıyor ama mantıklı da geliyor. Gavur asfalt yaması denen şeyi bizden öğrendi derler bu bence gerçek.

i30 un 2012 crdi otomatik vites olan versiyonunu babam 7 yıl kadar kullandı bozuk yolda defalarca altını vurmuştu 50-60km hızla kasis atlamıştı, bir kaç kez garaja girerken kot farkından dolayı arabayı bahçeye düşürdü, bir keresinde el frenini çekmeyi unutup arabanın kendi kendine kayarak komşunun bahçesine dalmasına sebep oldu bunların hiçbirinde birkaç ufak çizik dışında tamirat onarım ihtiyacı duymadık, zaman zaman içine 6-7 kişi bindiği oldu, bagajında 200-250kg üzerinde çimento, gübre, patates, zeytinyağı gibi yükler taşıdı bir kere dahi ne amortisör sesi ne de bir rot ayarı bozulması ile karşılaşmadık kasislerden tek lastik atlatmaktan bir kere viraj demiri Z rotu değiştirdi, normal bakımları haricinde bir set fren balatası yedi 77000km kullandı babam ve çok çok sağlam idi 2019 Kasım ayında piyasa ederinin 5000 lira üzeri gibi bir rakamla 85000 liraya Hyundai bayisine takasa verdi, ekspertizde hiçbir problem görülmedi dahi. Yani övmek gibi olmasın ama bu nesil i30 yeterince sağlam bir otomobil aslında. Sıfır aldığımız için garantiden boşluk problemli elektrikli direksiyon modülü, yerinden fırlayıp düşen kromajlı kelebek cam çıtası ve erken yıpranan deri direksiyon kılıfını ücretsiz değiştirmiştik, frenleri çok güzeldi, bir kere fren testi yaptığımda bagaj dolu olduğu için arka koltuk pandizotu yerinden çıkmış bagajda ne varsa kabinin içine dökülmüştü frenlemede i30 un durma kuvveti beklenmeyecek düzeyde yüksek eğer frenler bakımlı ise arka koltuktakini ön cama yapıştırabilir. Onunla Bridgestone turanza lastikleriyle 80km hızla döndüğüm virajı 235 tabanlı Michelin lastikli Civic ile 75km hızda hafif understeer ile dönebiliyorum.

2012 ve 2013 model i30 ve Elantra da EPS modülleri bazı tek tük sorunlu idi boşluk vardı, yanlış hatırlamıyorsam daha önceki 2008-2011 model olanda yada 2012-2016 arası tam emin değilim başka benzer bir problemden dolayı direksiyon mili kaplini değiştiriyorlardı. Ancak sık karşılaşılan bir problem değil.

 

Yeni aracınız hayırlı olsun.
Bahsettiğim gibi daha önce i30 tecrübem oldu ve dediğiniz gibi 160 km hıza kadar herşey güzel denebilir ama ondan sonra araç "bu hızlarda bana göz kulak ol, ona göre" diyor. Bulunduğu segment açısından normal denebilecek bi durum.
Alfa konusunda da haklısınız ama ülkemiz piyasasında pek tutulmayan araçlara şans tanımak oldukça güç, tabi bu durum onların kötü araç olduğunu göstermez. Bahsettiğiniz araç eğer en az 10 yıl binerim diyorsanız denenebilecek bir araç. Neyse siz doğru yolu seçmişsiniz zaten .
i30'u uzun süre kullanmaya karar verirseniz ve sözünü ettiğiniz gibi müzik kulağınız profesyonel ise bence aracı İstanbul'da Subigarage Özkan Beye götürüp arkanıza yaslanıp seyredin . Sizin derdinizin dermanının ondan başkası olduğunu sanmıyorum, hele bi de güzel bi ses yalıtımı yaptırırsanız tadından yenmez. Ana ünite olarak da herhangi bir Android ünite değilde Kenwood gibi sesi kaliteli olan bi ana ünite seçin derim. Bu konuları müzik zevkinizden bahsederseniz Özkan Bey rahatlıkla çözecektir.
Trim seslerine gelince, benim deneyimlediğim i30'larda sözünü ettiğiniz kadar trim sesi yoktu ama tabi bu hiçbirinde olmayacağı anlamına gelmez. Aracı güzelce elden geçirirseniz bu sorunun büyük kısmının giderileceği kanaatindeyim. Trim sesleri için tam olmasa da en azından seslerin geldiği yerlere küçük çaplı ses yalıtımı yaptırmalısınız.
Direksiyondaki tık sesi konusunda bilgim yok, bizde ki araçta yoktu sanırım, olsa büyük ihtimal keşfederdim.

 

İyi dilekleriniz için teşekkür ederim Ahmet Bey.

Aynen dediğiniz gibi, orta kalite her C segment gibi, 160 ve üstü hızlarda ekstra dikkat ve tabii ki yorgunluğu beraberinde getiriyor.

Şu anda yurt dışından beklediğim bir haber var ve olumsuz olur da Türkiye'de kalırsam, bu aracı uzun süre kullanırım. Uzun süre kullanacak olursam da, ilk işim yalıtım ve tabii ki adam gibi bir ses sistemi olur. Almanya'da görüp, çok beğendiğim ve daha sonra bir benzerini DS5 araçlarda gördüğüm (DS5'te 9+1 olarak var ama benim beğendiğimde subwoofer yok) Denon'a ait komple bir sistem var ve muhtemelen ondan alıp, montajını da sizin bahsettiğiniz yerde yaptırabilirim.

Direksiyonla ilgili bahsettiğim sorunu az önce bir kere daha yaşadım sanırım ama çok dikkat edince ve direksiyonda hissedilen tek bir tıklama şeklinde oluyor. Bir kere olduktan sonra da, bir daha durup tekrar hareket ederken direksiyonu çevirmeye çalışmazsanız kendisini göstermiyor. Sanırım direksiyonda çok hafif bir boşluk var ve en kısa sürede göstermeyi düşünüyorum. Çocuğum olmadan önce benim için en önemli parça gaz pedalıyken, çocuğum olduktan sonra fren pedalı, direksiyon, emniyet kemeri ve hava yastığı gibi parçalar oldu. Eğer çocuğunuz varsa, ne demek istediğimi siz de biliyorsunuzdur zaten.

 

Yurtdışından beklediğiniz haber konusunda hakkınızda umarım hayırlısı olur.
Denon gerçekten sektörde yeri ayrı olan markalardan ama siz yine de "Denon olsun ille" diye gitmeyin Özkan Bey'e, görüşün ondan sonra karar verin. Yine de müşterinin istediği ekipmanların montajını da yapıyor Özkan Bey. İnşallah bende yaz aylarında kendisiyle yüz yüze bi görüşme gerçekleştireceğim, telefon da ön görüşme yaptık, ayrıca kendisini instagram dan takip etmenizi öneririm.
Siz sözünü etmişken sormak isterim; DS araçlar nasıl? O da fransız otomobilleri için seslendirdiğiniz konuşmayı 7-8 yaşına gelince yapıyor mu , yani "beni en yakın hurdacıya bırak abi" diyor mu? .
Direksiyonu direksiyon işi yapan, işinin ehli bir yere gösterin derim. Şahsen ben bu bilinmezlikle duramam, hemen sebebini öğrenmem gerek .

 

Genellemek ne kadar doğru bilemiyorum ama facebook gruplarında dediğiniz durum var malesef. Seviye forum kültürüne sahip birine hitap etmiyor. O yüzden bu forumu çok seveceksiniz.
Ben de Eskişehir'de yaşıyorum. Forum moderatörü @Halil beyden çok yardım aldım sanayi konusunda. Allah razı olsun. Ben de iyi kötü bildiğim yerde yardımcı olmaya çalışırım. Aracınız hayırlı olsun, foruma hoşgeldiniz. Kazasız, belasız inşallah.

 

DS markası, sizin de bildiğiniz gibi Citroen'in yan markasıdır. İlk ve ikinci nesil (Üçüncü nesil olan DS9'un lansmanı sanırım yeni yapıldı) DS otomobillerin motor ve mekanik aksamı diğer Peugeot ve Citroen modelleriyle aynı. DS3 ile Citroen C3 ve Peugeot 208 birçok ortak parçaya ve tamamen aynı motorlara sahipken (Ancak DS3 genellikle 1.6 THP 156 beygir olan motorla satıldı) DS4 ile Citroen C4 aynı motor ve mekanik parçalara sahiptir. Benim asıl ilgilendiğim DS5 ise Peugeot 508 ile aynı motorları kullanıyor. DS serisi otomobilleri öne çıkaran asıl faktör donanım ve konfor kısmıdır. DS5'in 3 parçadan oluşan cam tavanı, 12 hava yastığı, 9+1 Denon ses sistemi gibi özellikleri diğer Fransızlarda yok. Türkiye'ye gelmiş olan DS5'lerin geneli HDI motorla satılmış ve o motor bence o büyüklükteki bir araç için biraz yetersiz kalıyor. Diğer iki seçenekten 1.6 THP olan ise ilk seride 156 beygir ve ikinci seride (yanlış hatırlamıyorsam) 165 beygir güce sahip ve aracı rahatlıkla taşıyor fakat o motor da PSA grubunun benzinli motorlarının geneli gibi oldukça hassas. Üçüncü seçenek olan 2.0 HDI hibrit motoru ise tam bir canavar ama onu bulmak zor. DS5 ile ilgili bir diğer sıkıntı ise fiyatı. Aracın 2012 model, az boyalı ve km'si 150.000'in altında olanlarına en düşük 200.000 lira isteniyor, ki 2012 model bir araç için öyle bir bütçe ayıracak olsam, düşüneceğim tek marka Mercedes olurdu veya üzerine biraz daha koyup Subaru Levorg bulmaya çalışırdım.

Bugüne kadar 5-6 tane Citroen/Peugeot sahibi oldum. Fransızların en büyük artısı, gerçekten düşük yakıt tüketimleridir. En büyük eksileri ise, elektronik aksamının çok karışık ve bozulmaya meyilli olmasıdır. Fransız bir aracın elektrik/elektronik aksamı ile uğraşmayı göze alacak usta bulmak da oldukça zor, en azından Eskişehir gibi sanayisi gerçekten küçük bir yerde. Son 5-6 yılda her ne kadar tasarım ve donanım olarak Fransızlar kendilerini aşmış olsalar da, son modellerindeki Adblue tankı sorunu gibi bir sorun yaşama ihtimali varken ben bu araçlara önyargılı yaklaşımımı terk etmeyi düşünmüyorum. Benim için bir diğer kriter de Amerika pazarıdır. Amerika pazarında çok satan araçların ortak özelliği, sorunsuz olmalarıdır. Amerikalılar ile Avrupalıların otomobille ilgili beklentileri çok farklıdır ve Avrupalılar otomobil içerisindeki makyaj aynasına bile önem verirken, Amerikalılar a noktasından b noktasına en sorunsuz şekilde ulaştıran otomobili ararlar. İşte bu pazarda hiçbir Fransız çok uzun zamandan beri yer almıyor.

Yukarıda yazdıklarım tamamen kişisel görüşümdür ve koca bir markayı yerden yere vurmaya değil, deneyimlerim doğrultusundaki yargılarımı paylaşmayı istedim. Maalesef ki ülkemizdeki siyasi konularda olduğu gibi otomobil ile ilgili konularda da kendileri ile bu kavramlar arasında duygusal bağlantı kurmaya, otomobile ya da siyasetçiye yöneltilen eleştiriyi kendilerine yapılmış saymaya meyilliler. Buradaki en önemli etken, otomobilin ülkemizde hala bir lüks konumunda ve ulaşılmasının zahmetli olması yatıyor. Tabii bir de göçebe kökenlerimizden gelen "At, avrat, silah" sözündeki atın yerine otomobilin koyulmuş olmasının etkisi olduğunu da düşünüyorum.

Özetle; Bana göre, DS5 ve Giulietta gibi araçlar ilk sahiplerine güzel olan araçlardır. Bu tür araçlar her sahip değiştirdiklerinde, bakım ve kullanılan malzeme kaliteleri düşüyor ve zamanla insanların bir diğerine "ittirme" yoluyla sattığı araçlara dönüşüyor.

 

İyi dilekleriniz için teşekkür ederim. Facebook grupları maalesef ki 3 yılda bir ve ancak çok hasta olunca doktora giden ama arabası için ayda bir sanayinin yolunu tutmaktan yorulmayan insanlarla dolu. Öyle bir ortamda doğru bilgiye ulaşmak, eleştirel bir şekilde yorum yapmak maalesef mümkün değil. Hele ki bizim tartışmayı bilmeyen, olayları kişiselleştiren ve otomobil ile arasında duygusal bağ kurmaya meraklı bir toplum olduğumuz göz önünde bulundurulduğunda, ben de en doğru iletişim alanının forumlar olduğu kanaatindeyim.

Hoşbulduk

 

Unutmadan sormak istediğim bir konu daha var arkadaşlar;

Araçta anahtarsız giriş ve çalıştırma var fakat araçtan uzaklaşınca anahtarsız kilitleme yok mu? Soru biraz garip gelebilir fakat aklıma takıldı.

 

Bildiğim yok, sadece kapı üzerinde ki düğmeye dokunarak açma kapama yapıyorsunuz diye biliyorum. Bunu sanki başka bi arkadaş daha sormuştu yanlış hatırlamıyorsam. Yine konu hakkında net bilgi sahibi arkadaşlar vardır.

 

Bugün kullanım kitapçığına baktım ve araçtan indikten sonra, sizin de söylediğiniz gibi kapı kolunun üzerindeki düğmeye dokunmak gerektiğini öğrendim.

Bilgilendirme için teşekkür ederim.

 

Rica ederim.
Forumun amacına ulaştığını görmek beni sevindiriyor.

 

Hayırlı olsun Allah kaza bela vermesin, bende bir insignia kullanicisiydim, insignia ile ilgili bir foruma üye olmuştum, aralarına girmek soru sormak geri cevap almak çok zordu