Farelerle ilgili!

Fransız kızlarına yaklaşmanı pek tavsiye etmem çünkü traş olmuyolarmış.İç çamaşırını çıkardığında büyük bir sürprizle karşılaşabilirsin.
Bu arada madem konu açıldı ingilizlerin , fransızların nasıl pis insanlar olduklarını anlatan bir yazı.Ben okuduğumda şok olmuştum:
<div ="mbl="" notesblogtext="" clearfix"="" style="display: block; zoom: 1; margin-bottom: 20px; font-size: 11px; line-height: 1.5em; word-wrap: break-word; "> Bir dahaki sefer ellerinizi yıkarken suyun sıcaklığı tam istediğiniz gibi değilseeskiden İngiltere'de bu işlerin nasıl yapıldığını düşünün!1500'lerde İngiltere'de işler şöyle yapılıyordu:İnsanların çoğu Haziran'da evleniyordu Çünkü senelik banyolarını Mayıs ayında yapıyorlar, Haziran'da hala çok kötü kokmuyorlardı . Ama yine de kokmaya başladıkları için gelinler vücutlarından çıkan kokuyu bastırmak amacıyla ellerinde bir buket çiçek taşıyordu.Banyolar içi sıcak suyla doldurulmuş büyük bir fıçıdan meydana geliyordu.. Evin erkeği temiz suyla yıkanma imtiyazına sahipti. Ondan sonra oğullarıve diğer erkekler, daha sonra kadınlar, sonra çocuklar ve en son olarak ta bebekler aynı suda yıkanıyordu. Bu esnada su o kadar kirli hale geliyordu ki içinde gerçekten bir şeyleri kaybetmek mümkündü. İngilizce'deki 'banyo suyuyla birlikte bebeği de atmayın' (Don't throw the baby out with the bathwater) deyimi buradan gelmektedir.
Evlerin çatıları üst üste yığılmış kamıştan yapılıyor, kamışların altında tahta bulunmuyordu. Burası hayvanların ısınabilecekleri tek yer olduğu için bütün kediler, köpekler ve diğer küçük hayvanlar (fareler, böcekler) çatıda yaşıyordu. Yağmur yağdığı zaman çatı kayganlaşıyor ve bazen hayvanlar kayarak çatıdan aşağı düşüyordu. İngilizce'deki 'kedi-köpek yağıyor' (It's raining cats and dogs) deyimi buradan gelmektedir.
Yukarıdan evin içine düşen şeyleri engelleyecek hiçbir şey yoktu. Böceklerin ve buna benzer nesnelerin yatakların içine düşmesi büyük bir sıkıntı oluşturuyordu. Etrafında yüksek direkler ve üstünde örtü bulunan İngiliz usulü yataklar buradan gelmektedir.Yemek pişirme işlemi her zaman ateşin üzerine asılı durumdaki bü

 

vay be gerçekten söylenen kadarpislikmişler demekki, bide medeniyetiz biz diye övünürler

 

kesinlikle zaten kendileri dısında kalan insanları gelişmemiş kabul edeiyorlar. Tek medeniyet kendileri. Bahsettiginiz dizilerde zaten o fikri hiciv ediyorlar. Özellikle spartacus dizisinde ve gladyator filminde. Baska toplumlara barbar diyenlerin insanların vahsice öldürülmesinden ne kadar zevk aldıklarını anlatan filmler.. binlerce yıllık bu kendilerini medeni digerlerini barbar görme adetleri hala devam ediyor.
burada "zengin ve hayvan" hakları cok ileri. Onu kabul ediyorum. Türkiye bu konuda cok geri!!! Burda mülteci, yabancı ve ya azınlıksanız hiç bir hakkınız yok. Dün resmi bir iş için devlet dairesine gittim. Fransızca bilmedigimi söyledigim için işimi yapmıyorlardı. Niye fransızca ögrenmedin dediler. Siz inglizce biliyorsunuz dedim, yeterli dedim. Adamda dosyamı onaylamadı. Sonra mudurlerine cıktım durumu anlattım. Zaten yabancı pasaportum var. Fransız değilim. Belli ki burada gecici sureliğine bulunuyorum. Geleli 4 ay olmus. nasıl ögreneyim dedim. Ayrıca, bu durum devlet memurlarınıilgilendirmez dedim. Sizi sikayet edicem dedim. hemn onayladılar.

Fransaya gelmem ve özellikle ögrenci hayatının sartları ile burada yasıyor olmam sayesinde gerçek anlamda fransa nın nasıl bir yer oldugunu gormus oldum. Hayat pahalılıgı, sokaklarda yasayan evsizler, insanların bireyselliği, sokakalrdaki sübyancılardan dolayı cocukların sokaga cıkartılmaması, sokaktaki "pislikler", evlerdeki fareler, sivri sinekler, siyahlar, araplar, romanyalılar, "muslumanlar", liselerde kafa kesen cocuklar... Burada fakirsen,z hayat cok kötü.. Zengin ve güzel bir muhitte eviniz varsa dunya size guzel.. Gerçkten fakir insanların burada pek hakkı yok.