LPG KABLO

Peru'da Bir Türk Restorantı

'Gezi Rehberi' forumunda canhakan tarafından 5 Şubat 2014 tarihinde açılan konu

  1. canhakan

    canhakan Vip Üye

    Yaş:
    35
    Katılım:
    30 Aralık 2011
    Mesaj:
    2,305
    Alınan Beğeniler:
    485
    Cinsiyet:
    Erkek
    Şehir:
    Bursa Mazda 626 91"
    Ad Soyad:
    Can Hakan TEMİZ
    Yaşadığınız Şehir:
    16-BURSA
    Araç Modeli:
    İ20 GB 1.2 MPI (2014-2020)
    [h=2]Bir gezi sayfasından alıntıdır.
    Peru, Arequipa’da bir Türk Restoranı
    [/h]Biliyorsunuz bir İzmirli olarak yeme içme konusunda Güney Amerika’da çok zorluk çekiyorum. Şöyle güzel bir sebze yemeği olsa, misler gibi enginar olsa kereviz olsa da yesem diye düşlere dalıyorum. Gittiğim her yerde bir umut belki benim damak tadıma yakın yiyecekler bir şeyler bulabilirim diye hemen arayışa geçiyorum. Sonunda Arequipa’da muradıma erdim. Öyle bir patlıcan ezme yedim ki, ilk çatalı aldığım zaman bildiğiniz gözlerim doldu, boğazım düğümlendi. Utanmasam hüngür hüngür ağlayacaktım. İnsan ne kadar da özlüyor bu tür yemekleri.
    Arequipa’da otelime yerleştikten sonra resepsiyondaki görevliye umutsuz bir şekilde “Burada Türk lokantası var mı?” diye sordum. Adam yakınlarda iki tane olduğunu söyleyerek otele en yakın konumdaki restoranı tarif etti. Kesin arap lokantasıdır diye düşünerek restorana doğru yola çıktım. Volkanik kayadan yapılmış tarihi bir binada yer alan restoranı görünce Burası kesin benim bütçemi aşar ama en azından menüye bakayım dedim. İçeride menüye bakarken türk yemeği isimleri gördükçe heyecanlandığımı farkeden garson merakla yanıma yaklaştı. Garsona Türkiye’den geldiğimi, uzun zamandır türk yemeği yemediğim için heyecanlandığımı söyleyince, Garson, “Bizim patron da türk, tanışmak istersen gidip ona haber vereyim” dedi. Tabii ki isterim diyerek terastaki masalardan birine oturdum.
    Beş dakika sonra restoranın 40 yaşlarındaki sahibi İbrahim Veyssal yanıma yaklaştı, 40 yıllık tanış gibi sarılıp türk usülü öpüştük. İbrahim, göç etmeyi yaşam biçimi haline getirmiş ilginç bir adam. Hayatı boyunca oradan oraya göç edip durmuş. En sonunda bir Peruluya aşık olunca tası tarağı toplayıp kendini Peru’ya atmış. Şimdi Peru’da gerçekten çok lüks bir restorana, şirin bir cafeye ve bir fast food zincirine sahip. Onunla sizin için küçük bir söyleşi yapma fırsatım da oldu. Aşağıda okuyabilirsiniz.
    [​IMG]Paladar

    [​IMG]Paladar

    [​IMG]Paladar

    [​IMG]Paladar'ın mutfağı

    [​IMG]Paladar

    İbrahim, Peru’da ilk olarak küçük bir dönerci ile işe başlamış sonra işleri büyütmüş. Şu an fast food zinciri haline gelen El Turko’nun 6 şubesi var. Şehrin merkezi caddelerinde ve lüks alışveriş merkezlerinde El turco’nun seymen kıyafetli maskotu ile karşılaşmanız mümkün. El Turko’larda çalışan personel Türk bayraklı tişörtler giyip başlarına da nazar boncuklu bandanalar takıyorlar. Menülerde ise yiyeceklerin türkçe isimleri yazıyor. Alışveriş merkezlerinden birinde yer alan bir şubelerini iyice inceleme şansım oldu. KFC, Mc Donalds gibi uluslararası zincirlerden daha fazla müşterisi vardı El Turko’nun.
    [​IMG]El Turko

    [​IMG]El Turko

    [​IMG]El turco'dan Adana Kebap

    [​IMG]San Francisco caddesindeki El turko şubesi

    [​IMG]El turko'dan

    [​IMG]El Turko

    [​IMG]El Turko

    Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
    1971 yılında Bulgaristan, Haskov’da doğdum., ilk gençliğim Haskov’da geçti. 1986′dan itibaren Bulgaristan’da bizim için yaşam zorlaşmaya başladı. zorunlu ad değişimi ve bunu takip eden olaylar nedeni ile Bulgaristan’dan ayrılmak zorunda kaldık. 88-89 yılında Türkiye’ye son göç edenlerden biri de bizim ailemiz. Hatta biz Kapıkule’den geçtikten 4 saat sonra sınır kapısı kapanmıştı.
    [​IMG]İbrahim Veyssal

    Türkiye’de nereye göç ettiniz?
    Bizim amcaoğulları Adapazarı’nda yaşıyorlardı o yüzden doğrudan Adapazarı’na gittik.
    Türkiye’de neler yaptınız? Okula mı gittiniz yoksa doğrudan çalışmaya mı başladınız?
    Ben Türkiye’de okula gitmedim, ablam devam etti üniversiteye. Bulgaristan’da uğraştığımız iş fırıncılık- pastacılık üzerine olduğu için Adapazarı’nda ilk olarak bir mahalle pidecisinde çalışmaya başladım. Daha sonra kumaşçıda, fotoğrafçıda, marmaris gibi tatil beldelerinde turiszm sektöründe çeşitli işlerde çalıştım.
    Bulgaristan’da FES Türkiye’de Bulgarcı olduk
    Türkiye dışına çıkma kararını nasıl aldınız.
    Bulgaristan’da nereye gitsek Fes deniliyordu, Memleketi bırakıp bu kez Türkiye’ye geldik ama Türkiye’de de ‘Bulgarcı’ olduk. Ne oraya ne buraya ait olamıyorsun. Nereden baksan Osmanlıyız ama bu ayrımcılık olacak bir şey değil.
    Bir de bunun üzerine askerlik ile ilgili problem yaşadım. Bulgaristan’da ülser ameliyatı olduğum için raporum vardı ve orada askere gitmemiştim. Ama Türkiye’de raporumu kabul etmediler. bu canımı iyice sıktı.
    bir süre Bulgaristan’a gidip orada çalıştım. sonra yine Türkiye’ye dönüp Kapalıçarşı, Laleli’de bir süre çalıştım. Sonra 8 aylık bir Rusya’da çalışma maceram oldu. Türkiye’den Rusya’ya tekstil ticareti yaptım. Sonra bir 6 aylığına tekrar Bulgaristan’a gittim. Arada Çekoslovakya, Macaristan ve Romanya gibi ülkelerde de bulundum.
    92 yılı gibi Türkiye’deki askerlik problemimi hala çözememiştim, türk pasaportumun süresininin dolmasına da 15 gün vardı. Almanya’ya kaçak olarak gitmeye karar verdim. Türkiye sınırından romanya’daki amcamı görmeye gidiyorum diyerek çıkıp Almanya yoluna düştüm.
    Aşk yüzünden Peru’ya geldim.
    Almanya’da neler yaptınız?
    Berlin’de 5,5 sene kaldım. Bu süre zarfında bir çok işte çalıştım, Almanca öğrendim, İtalyanca ve aşçılık eğitimi aldım. Sonra Bir Peru kızına aşık oldum. Eşimle Almanya’da tanıştıktan sonra 98 yılında beraber Peru’ya yerleşmeye karar verdik.
    Peru’ya ilk geldiğinizde neler yaşadınız?
    Burayı palmiyelerle kaplı, plajların olduğu bir yer sanıyordum. Görünce şaşırdım tabii. İlk Lima’da havalimanında uçaktan binip taksiye bindiğimizde etrafımızdaki evler dikkatimi çekti. evlerin hepsi yarım yarım yapılmış aynı Bursa’daki, Adapazarı’ndaki gibi evlerin üzerinde sonradan kat çıkabilmek için demirler bırakılmış. Öbür tarafta adamın biri üç tekerli seyyar tezgahın üzerinde muz satıyor. Ben bunları görünce “yahu burası aynı Türkiye” dedim hanıma.
    düşünüyorum da ben geleli 14 sene olmuş bu 14 sene boyunca Peru çok değişti ve gelişti. Ben geldiğimde Lima bile yaşanmaz bir yerdi.
    Peru’ya ilk geldiğinizde ne gibi zorluklar yaşadınız?
    Uzun bir süre iş bulamadım. Geldimizde önce Lima’ya yerleştik. Tamam iş var ama üç kuruş para veriyorlar. Almanya’da biraz birikim yaptığım için çok fazla zorluk çekmedik. Önceden fırıncılık ve pastacılık bildiğim ve Almanya’da İtalyan mutfağı üzerine eğitim aldığım için önce bir Peru mutfağını öğreneyim dedim. Baktım dışarıda çalışmak ile olacak gibi değil. Bari kendi dükkanımı açayım dedim. Bir dönerci açmaya karar verdim. Ama o güne kadar ancak bir iki kere döner kesmişliğim var. Burada aötığım dönercide kendi kendime döner yapmayı öğrendim.
    İnsanların tepkisi nasıl oldu Dönere?
    99 senesinde buradaki ilk dönerciyi açtım, küçük bir dükkan, çalışan olarak da sadece ben ve eşim vardık. Benden önce yunan döneri Giros yapanlar varmış ama sen de biliyorsun Girosçuların yaptıkları döner yenecek gibi değil. Ben Dönerciyi açtıktan sonra dönerin yanına bir de kendi soslarımı ve ekmeğimi yaptım. Hani pide gibi olan çörek ekmeklerinden. Haliyle hem sunum hem de tat açısından Perulular için yeni bir şeydi benim yaptığım dönerler. Çok olumlu tepkiler aldık. Bir de biz burada esnafçılık yaptık tam Türkiye’de iş yapan esnaf gibi davrandık. İnsanlara parasız ikramlarda bulunduk, dükkanı açtığımız sokaktaki tüm komşulara ikramlarda bulunduk.
    İlk gün hiç unutmuyorum sadece 3 dolarlık satış yapmıştık. 3 dolar 4 dolar satışlarla başladık bu işe anlayacağın. Döner işi tuttukutan sonra Türkiye’den ablam da buraya geldi beraber çalışmaya başladık. Döner dışında baklava, börek gibi yeni tatlar da sunduğumuz için insanlar bizim dönerciyi sevdiler. 6 ay sonra daha büyük bir dükkana taşındım. 1 sene sonra ise restoran açtım.
    Şu an El Turko dönercisinin 6 şubesi var. Paladar isimli büyük restorantımız ve bir de İstanbul isimli cafemiz var. Paladar Arequipa’daki en lüks 5 lokanta içerisinde. Gerek el turco gerekse Paladar ile bir çok ödül aldık.
    [​IMG]Cafe İstanbul

    [​IMG]İstanbul

    Dün sizin restorantta bir patlıcan ezme yedim. Gerçekten de çok lezzetliydi. Yemekleri siz mi yapıyorsunuz.
    Çok özel günler dışında ben artık yemek yapmıyorum. Burada Perulu aşçılara bizim yemeklerimizi öğrettim onlar yapıyorlar. Ama yemek konusunda gerçekten katı davranıyorum. Kendi evimde yemeyeceğpim kalitedeki hiç bir ürünü işyerlerime sokmuyorum. Bu konuda katı olduğum için tüm elemanlar yemekleri nasıl yapmaları gerektiğini güzel öğrendiler.
    Türkiye’den Peru’ya gelip iş kurmak isteyenlere ne gibi tavsiyeleriniz olur, hangi sektörlerde açık var?
    burada iş yapmak hiç de zor değil. Fazla bürokratik iş yok. Kira kontratınız olsun yeter. türkiye’den gelecek arkadaşlar bana ulaşsınlar ben onlara her türlü yardımı yaparım. burada sen de görmüşsündür bir çok sektör Türkiye’deki standartlarda çalışmıyor. O yüzden ister tekstil işi yap ister manavlık yap Türkiye’den gelip burada güzel paralar kazanmak mümkün.
    Türkiye’de İspanyolca öğrenmek için Güney Amerika’ya gelmek isteyen yüzlerce insan var. Dil öğrenmek için buraya gelen arkadaşlara iş bulma konusunda yardımcı olur musunuz?
    Gelsinler tabii, benim buradaki işyerlerimde onlara bir şeyler ayarlarız.


    Eğer yolunuz Arequipa’ya düşerse El turko ve Paladar’a uğramayı ve İbrahim ile tanışmayı kesinlikle ihmal etmeyin. Özellikle Paladar’daki enfes patlıcan ezmesini kesin tadın.


    Web sitesi; El Turko: Döner Kebab
    El turko’nun ana şubesi ise şurada
     
    -OmeR- bunu beğendi.

Bu Sayfayı Paylaş